Balıkçılık teknolojisi terimleri
BALIKÇILIK TEKNOLOJİSİ TERİMLERİ
A
Açı demiri [back board chain, chain bracket, angle iron chain, board chain, chain triangle, towing
chain] trol kapısının suda uçurtma gibi ağ yakasını yanlara açmasını sağlayan düzenek.
Açık Deniz Balıkçılığı : [offshore fishery] Kıyıdan uzakta bir günden daha fazla kalınarak,genellikle 200 m derinliğin daha açıklarında özel balıkçı tekne ve gereçleriyle yapılan,örgütlenmeye dayalı balıkçılık.
Ağ : [net] Gözler halinde örülmüş, genellikle sentetik, metal ve plastik materyalden de yapılabilen, değişik su ürünlerinin takılarak, dolanarak ve hareketli bir torbada toplanarak avlanması amaçlarına yönelik tasarlanan ve donatılan, göz büyüklüğüne bağlı olarak objenin bir kısmını geçiren, bir kısmını sıkıştıran veya geçmesini engelleyen balıkçılık av malzemesi.
Ağ Atma : [paying away, setting] Bir ağ ya da oltayı suya salmak
Ağ Çekici : [net hauler] Durağan ağların tekneye alınmasında kullanılan makara
Ağ Dalyan: Deniz kıyılarında balık sürülerinin geçit yaptığı yerlerde sabit olarak kurulan ağ kapanve tuzaklar
Ağ Derinliği : [net depth] Mantar yakadan kurşun yakaya göz sayısı olarak verilen mesafe
Ağ Göz Açıklığı: İng.: (mesh opening). Ağ ıslakken ağ ipinin ve düğümünün kalınlığına bakılmaksızın, Ağın akış yönü dikkate alınarak bir ağ gözünün birbirine karşılıklı iki düğümünün iç noktaları arasındaki gergin mesafedir.
Ağ Göz Boyu: İng.: (mesh size) Ağ ıslakken ağ ipinin ve düğümünün kalınlığına bakılmaksızın, bir ağ gözünün birbirine karşılıklı iki düğümün orta noktaları arasındaki mesafedir.
Ağ Göz Genişliği: İng.: (mesh side) Ağ ıslakken ağ ipinin ve düğümünün kalınlığına bakılmaksızın, bir ağ gözünün birbirine komşu iki düğümün orta noktaları arasındaki mesafedir.
Ağ İğnesi: Mekik
Ağ İpi: Balık ağlarının yapımında kullanılan, doğal ipler, kimyasal maddelerden yapılmış ipler veya bunların karışımı ile oluşturulmuş monoflament bükülmüş veya örülmüş yapılar
Ağ Kesme: İng.: net cutting. Makineyle oluşturulmuş hazır ağdan, kullanılacak av aletine uygun boyutlarda parçaların kesilerek çıkartılması işlemi
Ağ Makarası : [net reel] Balıkçı teknelerinde ağ ve ağa ait donanımın sarıldığı tambur.tamburu
Ağ Tamburu: [net drum, net roller] Sürütme ağlarının sarıldığı geniş yapılı tambur. makarası.
Ağ Tamiri : [net mending] Ağın yırtılan, kopan kısımlarının elle örülerek tamamlanması
Ağ Tuzak: Genellikle konik biçimde girişi olan tek veya çok bölmeli odacıklardan oluşan ağdanyapılmış sabit veya seyyar tuzaklar
Ağ Uzunluğu: İng.: net length. Ağın uzunluğunun metre veya kulaç olarak ifadesi
Ağ Yüksekliği: İng.: net depth Sularda kurulan ağların dikey olarak mantar yakayla kurşun yaka arasındaki derinlik mesafesi
Ağırlık : [weight] ® Kurşun
Ahtapot Çömleği: İng.: octopus pot Ahtapot avcılığında kullanılan vazo biçimli çömlek
Ak Yem: İng.: white bait Dış görünüşü beyaz veya gümüşi olan yem balıklarına (izmarit, uskumru,kolyoz vb.) verilen ad
Aktif Balıkçılık : [active fishing] Sabit olmayan, hareket halindeki av aracıyla, yapılan avcılık
Akustik Balık Markası : [acoustic fish tag] Balık hareketlerini izlemek için balığa takılan bir cins ses yayıcı
Alamana Ağı: 2 veya daha fazla sayıda uzatma ağının üst üste bir birine çatı adı verilen iplere donatılmasıyla elde edilen ağlara verilen ad
Aletsiz Balıkçılık: İng.: fishing by gathering. Herhangi bir alet kullanılmadan gerçekleştirilen, elle,suya dalma, toplama yeri oluşturma ve hayvanlar yardımıyla avcılık biçimi, toplama balıkçılık
Algarna: İng.: dredge Deniz dibini tarayarak midye, istiridye, karides vb. su ürünlerini avlamada kullanılan ağ, torba, çerçeve bıçak veya tarak ve çekme halatından oluşan, küçük güçte motorlu gemiyle çekilen, kabuklu deniz ürünlerinin avcılığında kullanılan, kaska, tarak, cikcik adlarıyla da bilinen bir sürütme av aracı, algarna
Amatör Balıkçı: İng.: sport fisherman Maddi ve ticari kazanç amaç gütmeden, sadece spor ve dinlence amacıyla su ürünleri avcılığı yapan gerçek kişi
Amatör Balıkçılık: İng.: amateur fishing Yerli ve yabancı amatör balıkçıların maddi bir kazanç sağlamaksızın, belirlenen kurallar çerçevesinde, bu amaçla ayrılmış iç sular ve denizlerde yaptıkları balıkçılık etkinliği
Ana gemi [mother ship] Açık deniz balıkçılığında, diğer balıkçılık (av) teknelerine hizmet veren büyük gemi. Bu gemide avcı teknelerinin avı işlenip karaya çıkartılır.
Araçsız Avcılık: İng.: hand-picking Aletsiz balıkçılık
Aşırı Avcılık: [overfishing] 1- Balık stokunun aşırı sömürüldüğünü ifade eder. Balıkların çok avlandığı durum
Av Aracı: [fishing gear] Balık avcılığında kullanılan araç, alet (solungaç ağı, çapari, gırgır ağı, ortasu ağı, trol ağı, mızrak vs). Buna tekne, gemi dahil değildir, katılamaz
Av Gücü: [fishing effort] 1- Belirli bir av ya da ürünün elde edilmesi için harcanan güç ya da çabadır
Av Kompozisyonu: [catch composition] ® Av bileşimi
Av Kontrolü: [catch control] Balıkçılığı düzenlemek için idarece konulan önlemler.
Av Kotası: [catch quota] ® Kota
Av Mevsimi: [fishing season] 1- Belirli bir av aracıyla belirli balıkların yıl içerisinde avlandığı zaman
Av Oranı: [catch rate] Birim çaba başına ağırlık ya da sayı olarak düşen avı elde etmek için harcanan zamandır
Av Sahası: [fishing area] Genel anlamda avın elde edildiği özelde ise mesleki ticari balıkçılığın avlandığı pelajik ya da bentik bölgedir
Av Sezonu: İng.: fishing season Su ürünlerinin avlanması veya belli av araçlarının kullanılmasının serbest olduğu yılın belirlenen bölümü
Av Sınırı: [catch limit] Mesleği ticari balıkçılık olmayan (sportif amaçlı) oltacıların bir günde avlayıp kişisel tüketimleri için saklayabilecekleri balık sayısıdır
Av Süresi: [fishing time] Verimli avcılık için denizde geçirilen süre
Av Verimi: İng.: fishing productivity Avlanan balık miktarının, istihsal yerinde mevcut bulunan balık miktarına oranı
Av Yasağı: [fishing bann] Avcılığı düzenlemek amacıyla getirilen her türlü sınırlamadır
Av Zamanı: [fishing time] Yılın, ayın, günün avcılık için harcanan kısmı
Av: [catch] 1- Herhangi bir balıkçılık avlama yöntemiyle elde edilen sucul organizmaların bütünüdür
Avcılık Dönemi: [fishing period] Avcılığın yasaklanmadığı süreç
Avlak: [fishing ground] 1- Av alanının bulunduğu coğrafi yer, alan, 2- Balık avcılığına uygun yer, alan
Avlama Araçları: İng.: fishing gears Su ürünlerinin avlanmasında kullanılan gemiler, tesisler,takımlarla her türlü malzeme, teçhizat, alet, edevat
Avlama Yasağı: İng.: fishing forbidden Su ürünleri stoklarının korunması için su ürünleri kanunu ve tüzüğüne göre sirkülerle ilan edilen avlanmanın yasaklanması dönemi
Avlama Zamanı: İng.: fishing season Günün veya avlama sezonunun zamanı ve süresi
Avlanabilir Boy: Su ürünleri tüzüğü ve sirküleri ile avlanmasına izin verilen, en az bir kez döl verebilecek olan en küçük boydur
Avlanabilir Stok: İng.: fishing stocks Balık stokuna zarar vermeden, belli bir dönemde avlanabilecek en çok balık miktarı, herhangi bir su kütlesi içindeki su ürünleri stokuna zarar vermeden belli bir dönemde avlanabilecek en çok su ürünü miktarı
Avlanabilirlik: [catchability] 3- Avlanmaya uygun olanın miktar ve durumu
Avlanma Dönemi: Av yasağı dışında kalan ve su ürünlerinin avlanmasına izin verilen dönem
Aykırı: Çevirme ve çekme ağlarında, toru mantar yakaya, peçelere ve kurşun yakaya birleştiren 50- 150 göz yüksekliğinde şalvar ağ, çevirme ağlarında mantar yakayı, peçeleri ve kurşun yakayı birleştiren ağ kısmı
B
Balık Boyu: İng.: fish length Ağzı kapalı iken balığın alt çenesinin ön ucuyla kuyruk yüzgecinin arasındaki ölçülebilen en uzun mesafesi, ağzı kapalı iken balık başının ön ucuyla kuyruk yüzgecinin en uzun ışınının bitim noktası arasındaki izdüşüm uzunluğu, toplam boy, kılıç balığında, balığın alt çene ucuyla kuyruk yüzgecinin çatalı arasındaki uzunluk esas alınır,çatal boy
Balık Pompası: İng.: fish pumping Ağla çevrilip bir araya toplanan balıkları suyla birlikte bir motorun yarattığı emme gücüyle ağdan gemiye veya gemiden limana aktaracak biçimde yapılandırılmış araç
Balık Yemi: İng.: fish meal Balıkçılıkta kullanılan her türlü canlı veya cansız, doğal veya yapay yemler
Balık: İng.: fish Hayvanların omurgalılar grubuna ait solungaçlarıyla solunum yapan çoğunlukla suya bıraktıkları yumurtalarla çoğalan canlılar topluluğuna verilen ad, sularda avcılığı yapılan bütün türlere verilen toplu ad
Balıkçı Barınağı: İng.: fisher shelter Balıkçı teknelerine hizmet vermek amacıyla dalgakıranla korunmuş, yöre balıkçılarının gereksinimine yetebilecek kadar havuz ve geri sahaya sahip, bağlama rıhtımlarıyla suyu, elektriği, ağ kurutma sahası, çekek yeri, deniz ürünlerini geçici depolama ve satış üniteleri bulunan, her türlü balıkçı gemilerine hizmet vermek amacıyla mendireklerle korunmuş, barınacak gemilerin manevra yapabilecekleri su alanına ve derinliğe sahip, yükleme, boşaltma, bağlama rıhtımlarıyla suyu, elektriği, ağ kurutma sahası, satış yeri, idare binası, ön soğutma ve çekek yeri bulunan, büyüklüğüne ve sağladığı imkânlara göre balıkçı limanı, barınma yeri veya çekek yeri olarak adlandırılan kıyı yapıları
Balıkçı Gemisi: İng.: fisheries vessel Tonajı ve adı ne olursa olsun denizlerde ve iç sularda su ürünleri istihsalinde, taşınmasında, işlenmesinde kullanılan motorlu ve motorsuz yüzer vasıtalar
Balıkçı: İng.: fisherman Yıl boyunca veya avlama sezonu süresince su ürünleri üretimi ve avcılığıyla uğraşan, bu işi meslek olarak seçen kişi, ticari amaçla deniz ve iç sularda su ürünleri istihsal eden kaptan, balıkçı reisi, balıkçı ve tayfa gibi gerçek kişilerle tüzel kişileri, bunların ortak ve çalışanlarıyla su ürünleri yetiştiricileri
Balıkçılığa Kapalı Alan: [closed area for fishing] Belirli aletlerle balıkçılığın yasaklandığı avcılık alanı ya da bunun bir parçasıdır. Alanın kapatılması stok ya da stok’un bileşenlerinin (yumurtlayanlar, genç bireyler) korunması amacıyla uygulan-makta olup yasaklama mevsimsel olabileceği gibi sürekli de olabilir
Balıkçılık [fishery] 1- Balık avlama, üretme, besleme, satma vb faaliyetlerinin bütünü
Balıkçılık Filosu: [fishing fleet] Bir ülkedeki balıkçı tekneleri. Aynı av aracını kullanan tekneler(örnek gırgır filosu)
Balıkçılık Kapasitesi: [fishing capacity] Kısaca kapasite olarak da kullanılmaktadır. Belirli bir sürede (bir yıl ya da sezonda) balıkçılık birimi (yani tekne, filo, birey ya da topluluk) tarafından avlanan balıkların miktarıdır
Balıkhali: [fish market] Balıkpazarı
Batırıcı: İng.: weight Bir avlanma aracının olta, ağ vb. dibe gönderilmesi veya orta su. kesiminde belli bir derinlikte kalmasını veya yüzmesini sağlamak için taş, cam, kurşun vb. malzemelerden yapılandırılmış ve boncuk, oval, bakla, yaprak vb. farklı biçimlerde olabilen ağırlıklara verilen ad
Beden: İng.: lines : Olta takımının ana ip bölümü, beden malzemeleri doğal olan kendir, ipek, pamuk vb. sentetik olanları ise poliamid, poliester multi ve monofilament malzeme
Bim Trol: [beam trawl, outrigger trawl] Kirişli trol
Bireysel Balıkçılık Kotası: [individual fishing quota] ® Bireysel kota
Bireysel Kota: [individual quota] Toplam izin verilebilir toplam av miktarının (TAC) belirli bir yüzdesinin birey, tekne ve sayısı sınırlı şirkete verilmesidir. Şirketlere ve teknelerine verilen kota girişimci kotası olarak adlandırılır. Bireysel kota, kaynağın ortak kullanımı ve sahiplenmeyi teşvik ettiği için stoku koruyucu işlev görür, harcamaların azalması ile kaliteli ürüne yönelme sağlar
Birim Çaba Başına Düşen Av:: [catch per unit of effort] 1- Harcanan güç birimi (çaba) başına düşen av miktarıdır. Bazı koşullarda filonun ekonomik etkinliği için de kullanılabilir. Kısaltılmış olarak c.p.u.e ya da CPUE ya da C/E olarak da yazılmaktadır. Son zamanlardaki kısaltma şekli olarak C/g ya da Y/g de kullanılmaktadır. Burada C = Sayı olarak; Y =
Ağırlık olarak av ve g = Tanımlanmış çaba birimi yani kısaca çabadır
Bocilik: İng.: bunt Gırgır ağlarında balıkların toplanıp sıkıştırıldığı ve daha kuvvetli materyalden yapılan, torba, çevirme ağlarında balığın toplanıp gemiye alınan, tor ağına göre daha küçük gözlü olan ağ kısmı
Bom Direği: İng.: mast Balıkçı gemilerindeki ana direk.
C
Canlı Yem: [live bait] Oltaya canlı olarak takılan yem. Örnek; Solucan, balık
vb.
Ç
Çako: İng.: ruler Donam düğümleri arasındaki mesafeyi eşit yapmak için kullanılan, genellikle bir ağaç parçasından oluşturulan ölçü aleti 2. İki donam düğümü marasındaki mesafe.
Çap: İng.: diameter Bir ipliğin uzunluğuna 90º‘lik kesitteki yuvarlak yüzeyinin en büyük genişliği
Çapa: [anchor] Deniz araçlarını sabitlemede kullanılan, tabana indirildiğinde zemine gömülebilen ve gemi demiri de denilen bir tür ağırlık
Çapari : İng.: Bir beden üzerine çok sayıda olta iğnesi takılan ve genellikle hareketli olarak kullanılan yemli ve yemsiz olta çeşidi
Çarpma: İng.: triple hook Üçlü iğne veya üç adet tekli iğnenin pala kısımlarından birleştirilmesinden elde edilen ve kanca uçlarının balıklara rastgele takılarak av yapan iğneler
Çekek Yeri: İng.: İng.landing-place Balıkçı tekneleri, küçük tonajlı tekneler veya yatların bakım ve onarımlarının yapılması için karaya alınmalarına imkân sağlayacak donanıma ve bakım ve onarım çalışmalarına yetecek kadar kumsal veya sıkıştırılmış toprak zemin veya katı sıcak asfalt veya betonlanmış eğimli alana sahip olan kıyı düzenlemeler
Çevirme Ağları: İng.: encircling nets, Balıkların etrafını çevirmek ve bunları ağ içerisinde hapsetmek suretiyle yakalanmalarını sağlayan, balıkların etrafını çevirmek ve bunları ağ içerisinde hapsetmek suretiyle yakalanmalarını sağlayan istihsal vasıtasını, pelajik balık sürülerinin önce çevrelerinin sarılması, sonra da ağın altının kapatılması suretiyle kaçmalarını önleyerek avlanmayı gerçekleştiren ağlar .
Çift Kollu Pinter: İng.: fyke net with wings İki yan germesi bulunan pinter .
Çit Dalyanları: İng.: wooden dalyan Deniz ve tatlı suların karıştığı sığ lagüner alanlarda kazıklar, dallar, kargılar, metal ve plastik malzemeler yardımıyla kurulan geniş tuzaklara verilen ad.
Çökertme Dalyanı: İng.: lift net Kıyının bazı kesimlerinde belirli zamanlarda kurulan, demirlenmiş kayıklarla sabitleştirilen, deniz dibine indirilip balıklar üzerinden geçerken kenarlarındaki ipler yardımıyla kaldırılarak balıkları yakalayan kare veya dikdörtgen ağlar.
Çömlek: İng.: pot Pişirilmiş topraktan yapılmış vazo veya testi biçiminde 20-30 cm boy ve 10-12 cm ağız açıklığına sahip av aracı .
D
Dalyan: Nehirlerin ve lagün göllerinin denizle bağlantılı kısımlarının ahşap, metal ızgaralar ve setlerle kapatıldığı, balıkların girebileceği ve su vasıtalarının girip çıkabileceği kapılar ile balıkların yakalanması için kurulan tuzaklardan oluşan ve balıkların doğal yemlerle beslendiği üretim tesisi
Demersal Balık: Dipte veya dibe yakın bölgede yaşantısını sürdüren balık .
Demersal Balıkçılık: [demersal fishery] Demersal türlerin avcılığı .
Denye: İng.: denye 450 m uzunluğundaki tek kat ipliğin kaç denye (1 denye = 50 mg) olduğunu veya 9000 m uzunluğundaki tek kat ipliğin kaç gram geldiğini belirten bir ölçü birimi.
Dip Trolü: İng.: bottom trawls Su ürünleri avcılığında, kapı kullanılarak deniz zeminine temas etmek suretiyle çekilen, bir veya iki gemiyle çekilmek suretiyle deniz dibinde sürütülerek dip su ürünlerini avlamada kullanılan bir tür sürükleme ağı .
Direç: İng.: dredge Deniz dibini tarayarak midye, istiridye, karides vb. su ürünlerini avlamada kullanılan ağ, torba, çerçeve bıçak veya tarak ve çekme halatından oluşan, küçük güçte motorlu gemiyle çekilen, kabuklu deniz ürünlerinin avcılığında kullanılan, kaska, tarak, cikcik adlarıyla da bilinen bir sürütme av aracı, algarna .
Doğal Yem: İng.: natural male Doğadan elde edildiği biçimiyle kullanılan, herhangi bir rafinasyon işleminden geçirilmemiş veya fabrikasyon olarak işlenmemiş canlı veya cansız organik yemler .
Dolanan Ağlar: İng.: () Tek katlı sade ağların 0,25-0,40 donam faktörüne göre fazla potlu bırakılan biçimleri olup balıkları fazla pot nedeniyle bu ağlara takıldıktan sonra dolanmak suretiyle avlayan su ürünlerinin ağa dolanması, sarılması veya ağdan oluşan bir ağ torbanın (babulya) içinde kalarak yakalanmasını sağlayan ağ kat sayılarına göre değişik adlar alan ağlar.
Donam Faktörü: İng.: hanging ratio Bir ağda, yaka uzunluğunun ağ uzunluğuna oranı.
Donam: İng.: ornament Ağ uzunluğunun, yaka uzunluğuna belli bir oranda çatılması işlemi.
Dönek Ağı: İng.: gill net and trammel net Fanyalı veya sade ağların belirli bölgelere akşam gün batarken uzatılıp sabah gün doğarken toplanmasına verilen ad .
E
Ekosounder: İng.: eco-sounder. Dikey ve yatay yönde ses frekanslarını su ortamına göndererek ortamdaki suya oranla yoğunluğu farklı olan cisimlerden yansıyan pulsları alarak yansıtmayı yapan cisim hakkında bilgi veren balık bulucu cihaz
El İskandili: İng: Hand lead. Teknelerde elle derinlik ölçmede kullanılan ucunda yaklaşık 5 kg ağırlık bulunan ince ip ya da uygun misina.
Endüstriyel Balıkçılık: İng: industial fishery. Avın endüstri ham maddesi olarak da kullanıldığı büyük ölçekli balıkçılık faaliyetidir.
F
Fanyalı Ağ: Üç kat ağ, tor olarak adlandırılan küçük gözeli ağ ortada ve büyük gözeli ağlar ise bu
tor ağının ön ve arkasında yerleştirilerek oluşturulan ağda balık tor ağda kalmakta ve torba (babulya) oluşturarak av yapan dolanan ağ.İng.: trammel net.
Fenerlik: İng: warping end, warping head. Trol vincinin her iki tarafında yer alan ve trol ağı halatlarının ya da yanaşma halatlarının çekilmesinde kullanılan başlık.
Filika: İng: ship's boat. Gemi personel ya da yolcuların tahliyesinde kullanılan kürekli ya da motorlu kayık ve bot gibi küçük deniz araçları. Kürekli ya da yelkenli tekneler.
Fırdöndü: İng.: swivel. Oltayla balık avcılığında, kullanım sırasında oluşan bükümü veya gamı almaya yarayan, farklı boyut ve modelde olabilen çelik, pirinç veya nikelden yapılı, iğneköstek, köstek–beden, beden-ara beden, başlık-el oltası arasına yerleştirilebilen yapılar.
G
Galsama ağı: İng.: gillnet. Sade ağ. mantar ve kurşun yaka arasına donatılmış tek kat ağ. balıklar galsama ağına çoğunlukla saplanarak yakalanırlar. seçicilik özellikleri yüksek olan ağlardır,tek kat ve ince materyalden yapılan, göz açıklığı balığın başının geçip fakat vücudunun geçemeyeceği genişlikte olan, geriye çıkmak isteyince de balığın galsamalarından (solungaç kapakları) takılmasıyla avlanmasını sağlayan ağlar.
Gam: İng.: twist. İp veya bedenin burkulması durumu.
Germe: İng: daliane. Karadeniz’de sürü oluşturan göçmen balıklarının avlanmasında kullanılan dalyanlarda kıyı ile ağ arasına gerilen perde. Balık girişinin gözlenmesi gereken bu yöntemde, direk üstündeki bekçi sürü girdikten sonra ağzı (dalyan ağzını) kapatır.
Gırgır Ağı: İng.: purse seine. Denizlerde pelajik bölgede bulunan balık sürülerini çevirmek ve daha sonrada altındaki mapalar içerisinden geçen istinga halatıyla ağı alttan kapamak suretiyle torba oluşturarak av yapan endüstriyel av aleti. Alttan büzülen çevirme ağlarını ifade eder,balıkların etrafını çevirmek ve ağ içinde hapsetmek suretiyle yakalanmalarını sağlayan avlanacak balığın türlerine göre yapıldığı malzeme, ağ göze genişliği, ağ boyu ve yüksekliği değişebilen, genellikle avladığı balığın ismiyle anılan (hamsi gırgırı, zargana gırgırı vb gibi)bir veya iki gemiyle çevrilen bir tür çevirme ağı.
Gırgır Halatı: İng:seine rope. Gırgır ağının toplanmasında kullanılan iki halattan biri.
Gırgır Vinci: .İng.: pursing winches. Gırgır ağlarını toplamada kullanılan, birlikte dönen iç makara yardımıyla çalışan vinçler .
Gırgır Makarası: İng: power block. Gırgır ağının toplanmasında kullanılan bir makara türü.
Gırgır Teknesi: İng: seine boat, seine vessel. Gırgır balıkçılığında kullanılan balıkçılık tekne ya da gemisi.
Güngörmez Yaka: İng.: foot rope. Gırgır ağları, sade, fanyalı, çekme ve voli ağlarında yakaları
güçlendirmek için kullanılan esas yakadan daha ince olan yaka.
H
Halat: İng.: rope. Çap kalınlığı 12 mm’den daha kalın olan iplikler Balıkçılıkta çerçeve yaka ve
kuvvetlendirmede kullanılan, telden veya doğal ve sentetik iplerden yapılan, av araçlarında
çekme ve donam amacıyla kullanılan ipler.
Hareketli Donam: İng.: motion ornament. Ağda kenar gözelerin yaka ipine veya bir çerçeveye donam iple bağlanmadan, donam düğümleri arasında serbest bir biçimde yerleştirilmesi.
Hareketsiz Donam. İng.: motionless ornament. Ağda kenar gözelerin yaka ipine veya bir çerçeveye donam ipile birebir bağlanması.
Haydaroz İpi: İng.: lazy line. Trol torbasını alttan bağlayan ve diğer ucuyla da ana halata bağlanan ip.
Hayalet Ağ: İng: ghost net. Çeşitli nedenlerden (dip yapısı, av araçlarla çatışma, kötü hava koşulları, deniz trafiği, .. v.b.) dolayı dipte kopup kalan ağlar
Hayalet Avcılık: İng:ghost fishing. Deniz ve içsularda çeşitli nedenlerden dolayı kaybolan, uzatma ağları ve balık tuzakları gibi av araçlarının,avcılığa devam etmesi sonucundaortaya çıkan istenmeyen balıkçılık durumudur
Hedef Av: Yakalanılması hedeflenen türler
Hedefdışı Av: İng:non-target species. Avlanması planlanmayan yada beklenmeyen türler.
Hırsız İğne: Esas olta üstüne takılan ikinci iğne
I
Iğrıp: İng: beach seine, shore seine, haul seine, drag seine, draw net, yard seine, sweep net.genellikle kıyı bölgelerde tekne ya da teknesiz kullanılıp, kıyıya veya tekneye çekilen, torba tertibatlı kıyı sürükleme av aracı.
Irgat [winch] 1- demir atıp almak, ağ atıp kaldırmak gibi işlerde kullanılan
Iskarta [discard]: Değeri olmayan ya da değişik nedenlerle değerini kaybetmiş türler.
İ
İbrişim: çapari iğnelerine tüyleri bağlarken kullanılan ipek ip.
İğne [hook]: Olta yapımında kullanılan beden ya da kösteklerin ucuna bağlanan, küçük, takilinca çikmayan çengel
İpek oltası: İng.: bobbing, silk line. olta bedeni ucunda sarı ve turuncu renklerde ipek kangalın bulunduğu, dişli balıkların avcılığında kullanılan, ülkemizde zargana balıklarının avcılığında yüzeyde çekilmek suretiyle av yapan kancasız bir olta.
İstihsal: İng.: fishery products. tatlı ve tuzlu su ortamlarından su ürünlerinin avlanarak pazarda satışa sunulan, ürünün tüketiciye aktarılan kısmı, avcılıkla su ürünlerinin doğal üretim biçimi.
İstihsal vasıtaları: İng.: capture tools. su ürünlerinin istihsalinde kullanılan gemilerle her türlü malzeme, alet, teçhizat, edevat, yemler, takım ve tesisler.
İstihsal yerleri: İng.: regions of fishery products. su ürünlerinin yetiştirildiği veya doğal olarak ürediği, avlanma, üretim, yetiştirme ve istihsal yapılmak üzere içinde veya üzerinde herhangi bir istihsal vasıtasının veya tesisinin kurulabildiği, kullanılabildiği su alanları.
İstinga halatı: İng.: steel rope. gırgır ağlarında ağın altının kapatılmasına yarayan ve mapaların içinden geçen 14-16 mm kalınlıkta olan çelik tele verilen addır, çevirme ağlarında ağ çevrildikten sonra kurşun yakaya bağlı halkaların içinden geçerek ağın altını büzmeye yarayan halat.
K
Kakıç: İng.: loosening. Tutulan balığı sudan karaya veya sandala almakta kullanılan ucu kancalı gereç.
Kaldırma Ağı: [lift-net] Değişik boyutta olup suya batırıldıktan sonra üstünden balık geçerken kaldırılan av aracı
Kanat: İng.: [wing]: trol ağının ön iki yanında maçalarla omuz bölgesi arasında yer alan bölüme denir.
Kanca: İng.: hook. Büyük olta iğnesi.
Kankava: İng.: kankava nets. sünger avcılığında kullanılan av aracı, bir eksenin ucunda iki adet demir veya lastik tekerleği, eksene bağlı bir veya iki adet torba ağı olan, ağın alt yakasında çekme sırasında dibe sürüklenerek süngerleri tutundukları yerlerden koparıp ağın içine girmesini sağlayan, zincirleri bulunan, gemiyle çekilen bir sünger av aracı, sünger
avcılığında ege denizinde kullanılan, iki lastik veya demir tekerlekli, arkasında bir veya iki torba bulunan, sürütme esasına dayanan bir av aracı.
Kapı [otter door, otter board, trawl door, trawl board]: sürütme ağlarinin (dip ve orta su trolü) yanlara açilmasini sağlayan büyükçe ve oldukça ağir çoğunlukla dikdörtgen şeklindeki metal ya da metal tahta elemanli yapi.
Kapı terazisi [shearboard link, backstrop link, board link, door sling ring]: trol kapisinin yatay açilmasini sağlayan üçgen şeklindeki uçurtma tipi ayar düzeni.
Kapı zinciri [towing chain, angle iron chain, back board chain, board chain, chain triangle]: trol kapisinin yatay açilmasini sağlayan zincirden yapilmiş, kullanilirken üçgen şeklindeki uçurtma tipli açilim sağlayan ayar düzeni.
Kaplumbağa dışlayıcı alet [turtle excluder device]: Trol aglarına giren kaplumbağalarin torbaya girmesini önleyen ve ağın dışına yönlenmesini sağlayan ızgara düzenekleri.
Kargılı ağ: İng.: veranda net. kamışlı voli ağı, balığın görerek atlamasını sağlayan sade ağ ve atladıktan sonra su yüzeyine paralel olarak çeviren belli aralıklarla kargılarla donatılmış fanyalı ağ olmak üzere iki ayrı ağdan oluşan, kefal balıklarının avcılığında kullanılan av aleti.
Karegözlü ağ [square mesh]: Trol ağlarının torba bölümlerinde kullanılan ve ağ kesim formülü uygulanarak gözlerin kare şekli verilmesiyle oluşturulmuş ağ gözüne verilen ad.
Karın: İng.: intermediate of trawl net. trol torbasıyla omuz bölümlerini birbirine bağlayan geniş ağ bölümüne verilen ad.
Karmak: İng.: sturgeon lines. 1. özellikle mersin balıklarının denizlerden nehirlere üremek için geçişleri sırasında avlanmalarında kullanılan nehir ağızlarına kurulan çok iğneli bir olta takımı 2. mersin paragatına verilen isim.
Kasa [box]:1- avlanan balığın konulduğu dikdörtgen şeklindeki kap.
Kaşık: Elips, yassı veya silindir şeklinde üzeri nikelajlı, kromajlı sac veya diğer maddelerden yapılmış yapma yem. olta kaşık, başlık, ara başlık, kıstırma ipi
veya ağırlık ve el oltasından oluşan yapıda kurşunun yerini kaplama veya parlak bir metal plaktan uzunca kesilmiş iki ucuna üçlü kanca ve fırdöndü için delik açılmış kaşık ismi verilen bir parça alan olta çeşidi.
Kayık: İng.: boat. çeşitli boy ve biçimlerde, kürek, yelken veya motorla hareket eden balık avlamak için veya belirli ağılıkta yük taşımak için kullanılan güvertesin küçük tekne.
Kepasti dalyanı: kıyı germesi, etek ve bir hazneden oluşan, ağ havuzunu kapatma düzeni ve döşemesi olmayan, etek–hazne uzunluğu 32-35 m arasında olan ağ dalyan.
Kepçe [hand lift-net]: tutulan su ürünlerini sudan karaya veya sandala almakta kullanılan torba biçiminde saplı file.
Kerteriz [bearing]: bulunulan yer ile sabit bir noktanın rota ile yaptığı açı ya da herhangi bir şeyin tekneden olan yönünün belirlenmesi.
Kırma dalyanı: kıyı germesi, döşeme, etek ve bir hazneden oluşan, ağ havuzu kapatma düzeni olmayan, döşeme-hazne uzunluğu yaklaşık 48-50 m olan ağ dalyan.
Kıyı balıkçılığı: kıyıdan yapılan veya kıyıdan fazla uzaklaşmadan bir gün içerisinde avlanılıp limana dönülme biçiminde yapılan, gidiş geliş süreleri dâhil avcılığın başlamasından bitimine kadar geçen süre iki haftayı geçmeyen, avını normal olarak taze, zaman zaman da buzlanmış durumda pazara aktaran balık avcılığı.İng.: coastal fisheries
Kıyı dalyanı [shore weir]: balıkları bir tuzağa doğru yönlendiren düzen
Kıyı sürütme ağı: İng.: seine net. dip yapısı taşlık olmayan kumluk ve düz zeminli kıyılarda açıktan karaya doğru her iki uçta yer alan halatlarla kıyıya çekilmek suretiyle av yapan torbalı ağlar (trata, ığrıp, manyat, tarlakoz).
Kirişli trol [beam trawl, outrigger trawl]: mantar yakası 10 m ya da daha uzun ağaç ya da metal olan bir kirişe bağlı olup yanlardan metal çerçeve ile dikey açıklığı sağlanan çoğunlukla yassı balık ve karides avcılığında kullanılan bir cins sürütme ağı.
Kital: dalyanlarda kullanılan 5x5 boyutlarında olan ve avı hazneden almaya yarayan sardon ağıylaçevrilmiş ağ, roşi ağ.
Klips: fırdöndü veya çengelli bir iğnede açılır ve kapanabilir bölüm
Koruyucu torba [Chafer, protective bag]: trol ağının dar gözlü torba kısmının sert tabanda aşınmasını ve yırtılmasını önlemek için kullanılan ikinci yani üstüne geçirilen geniş gözlü ve dayanıklı koruyucu ağ torba.
Köstek: İng.: ripping hook. bedene iğnenin bağlanmasını sağlayan, kalınlığı beden kalınlığından daha az olan, bir ucu bedene, diğer ucu olta iğnesine bağlı olta ipi parçası.
Kota [quota]: düzenleyici organ tarafindan belirli bir sürede alinmasina izin verilen av, ürün ya da hasadin miktaridir. Bu kota bireysel tekne için olabileceği gibi şirket, firma ya da filo için toplam avlanabilir av (tac) şeklinde de olabilir. Ayrica kota ikinci şahsa ya da tekneye aktarilabilir ya da aktarilamaz türden de olabilir.
Kulaç: İng.: fathom. Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzaklık. 1. 2 yarda = 6kadem.
Kurşun [lead, sinker, weight]: 2- ağın alt yakasının tabanda ya da aşağıya tabana doğru çekilmesini sağlayan ağırlık.
Kurşun yaka [groundrope, lead line, footrope]: 2- ağdan yapımış av araçlarında ağın batmasını sağlayan genelde kurşun gecirilerek, bazende taş bağlanarak ağa donatılan yaka kısmı Kurşunlu halat [lead line]: ağın altta kalan kısmını aşağıya (dibe) çekilmesini sağlayan içinde
ağırlık bulunan ya da üzerinde ağırlık bağlanmış kalın halat.
Kurt ağzı dalyanı: kıyı germesi, döşeme, iki etek ve iki hazneden oluşan, ağ havuzu, kapatma düzeneği olan, iki hazne arasındaki uzaklığı yaklaşık 80 m olan ağ dalyan.
Kuzuluk: İng.: catching chambers. çit dalyanlarında balıkların toplandıkları ters konik biçimli bölmelere verilen ad.
L
Lampara ağı: İng.: lampara net .yapısal olarak çevirme ve sürütme ağları arasında bulunan ortasında torbası, yanlarında kanat ağları olan bir tür çevirme ağı.
Lastik bobin [cookie] dip trol ağının yıpranmasını önlemek ve tabanı karıştırarak ile balıkları ağın ağzına doğru korkutarak yönlendirmek için oto lastiğinden kesilmiş ve bir zincir ya da halata takılmış değirmi halkalar. .
Livar: İng.: live box canlı kutusu. Tutulan balıkların alıkoyulmak üzere canlı olarak bekletildiği file, saz, kafes, tekne bölmesi vb. Gibi balığın yaşam ortamıyla su alışverişini doğrudan sağlayan bölme.
M
Maça 1- trol aği kanatlarinin bağlandiği genellikle silindirik ağaçtan ya da demirden yapilmiş dikme.
2- İng.: spreader trol kanatlarına uçtan bağlanan 38-40 cm uzunlukta ve 10-12 cm çapta ağaçlardır, trol ağlarının kanatlarının ucuna bağlanan 4-5 cm kalınlığında ve 35-50 uzunluğunda kanatların dik ve gergin durmasını sağlayan destekler.
Makara: . [gilson strop, pulley] Çift ya da tek dilli olup içerisinden halat geçirilerek bağimsiz tek ya da çift olarak kullanilabilen araç
Makaralı olta İng.: reel:misinanın sarıldığı bir makarası bulunan kısmen otomatik, kamışlı olta takımı.
Mantar yaka :1- ağlarin üst kimsinin yüzeye doğru çekilmesi ya da çuval tipli ağlarda ağin ağiz kimsinin dikey açilmasi için kullanilan ve üzerine yüzdürücülerin bağlanmiş olduğu halatin
bulunduğu üst kisim. [corkline, float line, top line, head line]
2- av aletlerinin su içerisinde açılmasını sağlayan ve mantar veya diğer yüzdürücüler yardımıyla ağın yüzmesini sağlayan kısım.
Manyat: 1- [beach seine] iğrip. 2- İng.: middle seine net. çekme ağlarından olan tarlakozdan büyük ve her bir kol uzunluğu 48-130 m, yüksekliği 6-25 m olan, torba uzunluğu ise 12-25 m arasında değişen bir tür voli ağı olan manyatın kolunun 1/3 sığ uyarna, 1/3 yüksek uyarna ve 1/3 ise dikine olarak adlandırılan ağ.
Mapa:1- [eyebolt, padeye]sabit halka. Ucunda halka olan civata.
2- İng.: ring gırgır ağlarının alt kısmında yer alan ve ağın alttan kapatma düzeneğinde görev yapan istinga halatının içinden geçtiği halkalara verilen ad, çevirme ağlarında içinden istinga halatının geçtiği ve balık sürüsü çevrildikten sonra ağın altının büzülmesini sağlayan tunç, pirinç veya demir halkalar.
3- gemide, güverte ve alabandaların gerekli yerlerine monte edilmiş yuvarlak demirler.
2- canlilara konulan ve çiplak gözle dişardan görünen işaret.
Markalama: [tagging, marking] Canlilara marka takma işlemi. Baliklarda sicak dövme, soğuk dövme, yüzgeç kesme ve delme teknikleri ile solungaç, spagetti, petersen tipi markalarkullanilmaktadir.
Matafora1- [davit] filiklarin asildiği ters L şeklindeki dikmeler.
2- gırgır avcılığında balıkçı gemisinin genellikle sancak tarafında yer alan, gırgır ağının istinga halatının içinden geçtiği demirden yapılmış iki makaradan oluşan gırgır ağının altını büzmeye ve mapaların tekneye yanaşmasını sağlayan düzeneğe verilen ad.
Mekik: İng.: needle, shuttle. Ağ gözü örmeye yarayan, üzerine iğlik sarılan boynuz, kemik, ağaç, metal ve plastikten yapılan uzunluğunca olan büyüklüğü sarılacak ipliğin kalınlığına ve gözelenecek ağ miktarına bağlı olarak değişen bir araç, ağ iğnesi.
Metrik numara: İng.: metric number.ipliği oluştura tek kat ipliklerden 1000 m uzunlukta olan kaç tanesinin bir kg geldiğini belirtmekte.
Metrik ton: [metric ton]1000 kg.
Misina: 1- yapay maddeden değişik kalinlikta tek kat çekilmiş ip. [fishing line]
2- İng.: monofilament. sentetik materyalden yapılan tek başına av yeteneği bulunmayan monofilament olta ipi.
Model: İng.: model. trol ağlarında ağız açıklığını sağlamak için kullanılan daha çok elle örülerek veya hazır ağdan kesilerek çıkartılan mantar ve kurşun modeli olarak ayrı ayrı takılan ağ parçasına verilen ad.
Mola: 1- [loose the x] bağli bulunan ya da sabit tutulan bir şeyin birakilmasi için denizcilerin kullandiği emir.
2- ağların suya atılması ve balıkların etrafının çevrilmesi komutu.
Molozma ağı: barbunya, çipura, kefal, levrek, karagöz, dil, istavrit, tekir, gümüş ve kırlangıç gibi balıkların avcılığında kullanılan uzunluğu 600-1000 metre, derinlikleri 1-2metre ve tor göze genişlikleri 18-32 mm arasında değişebilen fanyalı bir ağ, kamput ağı.
Monofilament: 1- [monofilament] balikçilikta kullanilan yapay (naylon, perlon vb), tekli, bükülmemiş ip.
2- İng.: monofilament hiçbir işleme uğramadan yalnız başına görevlerini yapabilen, çapları büyük ve sert olanları, madeni tellere benzer yuvarlak olan kesitleri 0,1-2,0 mm veya daha fazla olan sentetik yapılar.
N
Nargile: İng.: scuba. sünger ve deniz salyangozu avcılığında kullanılan, dalgıçla tekne arasında
hava hortumuyla bağlantı kurulan ve dalarak yapılan avcılık biçimi.
Natika: natika (n) elle gözelemede gözeyi oluşturan 4 düğümden karşılıklı gelenlerin, ağ gözü
gerildiğinde dik doğrultuda olanlarının daha fazla kapanma durumu.
Net sonda:Pelajik ve orta su trolü ile yapılan avcılıkta, trol ağının çekildiği derinliği anlamak için,ağın mantar yakasına monte edilen bir çeşit çeviricidir.
O
Olta 1- [angle, fishing rod, fishhook] kivrik ve genellikle çengelli iğneli yapiya bağlanmiş uzunca ipi olan av araci.
2- iğne, beden ve yardımcı malzemelerin uygun dizayn ve teknikle bir araya getirilmesiyle hazırlanan araçlara verilen ad.
3- İng.: handline mantara, kasnağa veya makaraya sarılı, olta takımının elde bulundurulan, kelebek mantarıyla fırdöndü arasında yer alan kısım.
4- ipin sarıldığı tahta veya mantar takozdan başlayıp beden bağlantısına kadar uzayan ipin adı.
Olta bedeni: İng.: hook line fırdöndüyle iskandil arasında yer alan ve üzerine kösteklerle iğneler veya iskandil yerine zoka bağlanan kısım.
Olta çubukları: İng.: rods olta kamışları.
2- Olta iğnelerinin belli mesafelere atılıp çekilmesini sağlayan, balık vurduğunda esnemek suretiyle misinanın kesilmesi ve iğnenin açılmasını önleyen, misinanın toplanması sırasında karışmasını engelleyen düz, elle sarmalı veya motorla sarma işlemi yapan olta.
Olta iğnesi: 1- İng.: hook olta takımının ucuna takılan, biçimlerine göre düz, eğri, çapraz gibi biçimlendirilen esas da balığın yakalanmasında kullanılan küçük çelik yapılardır, kanca.
2- balık yakalamak amacı ile özel şekillerde kıvrılmış metal olta malzemesi.
Olta ipi: İng.: lines. ip veya misina veya metal liflerden mamul bir ucu mantara, kasnağa veya makaraya sarılı diğer ucu bedene bağlı olta takımı hazırlamada kullanılan materyal.
Olta mantarı: İng.: cork. oltayı belirli bir derinlikte tutmaya yarayan olta ipinin üzerinde derinliğe göre yeri ayarlanabilen delikli mantar.
Olta takımı: İng.: set of fishing line olta ipi, beden, köstek ve iğneyi bir arada bulunduran avlanma yeteneği olan vasıtadır, iğne, zoka, iskandil, köstek, beden, fırdöndü, orta mantarı ve diğer kısımlardan oluşan malzeme bütünü.
Omuz ağı: İng.: shoulder net. trol ağının kanatlarla torbanın karın bölgesini birleştiren konik biçimli ağ kısmı, trol ağında ağız kısmından karın kısmına kadar olan bölüm.
Ortasu trolü: 1- [midwater otter trawl, midwater trawl] taban ile yüzey arasinda herhangi bir uygun derinlikte bir tekne ve kapilarla ya da iki tekneyle (kapisiz) çekilen balik aği. Ağin sürüklenme derinliği, sonarda derinliği belirlenen balik sürüsünün bulunduğu derinliğe göre ya kablolu ya da kablosuz mantar yaka üstü akustik sistemle belirlenir. Ağin ön kimsi çok geniş gözlü olup sürünün sanki bir tünel içerisine girmesi şeklinde bir etkiye sahiptir.
Sürünün ortasuda kullanilan bir ağa girmesi için ağiz açikliğinin en az 4x4 metre
boyutlarinda kare olmasi deneyimle öğrenilmiştir. Tabanda ve ortasuda kullanilabilen kombinasyon ağlar da mevcuttur. Hafif malzemeden üretilen ortasu ağlari tabanda çabuk yipranirlar. Bu nedenle ağin ağiz kimsinda ağ malzemesi yerine belirli araliklarla yerleştirilmiş halatlar da kullanilmaktadir.
2-pelajik balıkların avcılığında kullanılan, dibe temas etmeksizin suyun ortasından veya yüzeyine yakın kısmından çekilen trol ağları ve bunlarla yapılan su ürünleri istihsali olup özellikle göçmen balıkların istihsaline özgü dibe temas etmeksizin suyun ortasından veya yüzeyine yakın kısımdan çekilen trol ağları ve bunlarla yapılan su ürünleri istihsali. İng.: mid-water trawl
Otopar: İng.: roundhauler. mekanize oltalar. Otomatik pareketa. Pareketa tekniğinin çapari kullanım yöntemiyle kombinasyonu ve mekanize aksamların eklenmesiyle oluşturulan hareketli oltalara verilen ad.
Ö
Örme ağ ipliği: İng.: knitted net fibre. örerek oluşturulan ağ ipliği..
P
Pala: [wash=blade] Küreklerin enli ve yassi kimsi OLTA İĞNESİ?
Palamar:1- [backstrop] kapi ile ağ arasindaki halat. Dip trolünde bu bağlanti için kalin çoğunlukla kurşunlu halat kullanilirken orta su trolunde galvanizli çelik halat(lar) kullanilmaktadir.
2- [warp, hawser] gemi ve tekneleri bağlamada kullanilan kalin halat.
3- İng.: bridles trol ağlarında maçaları kapılara bağlayan 3 burgata halata verilen ad, trol kapılarıyla kanatları arasında kalan halatlardır, trol kapılarıyla maçalar arasında kalan sentetik veya bitkisel halatlar.
Paraketa : 1- [setline] çok iğneli av araci.
Paraketa sepeti: İng.: basket for longlines elle atılıp toplanan küçük boy paraketaların istif edildiği sepet.
Pasif araç: [passive gear] Suya birakilan ve aktif hareket ettirilmeyen av araci.
Pasif balikçilik: [passive fishing] Hareket halinde olmayan av araciyla (fanyali, fanyasiz ağlar) yapilan avcilik.
Patlayıcılarla avcılık: İng.: fishing with explosives.dinamit, bomba, torpil, kapsül, mayın, karpit vb. Patlayıcı maddeler kullanılarak özellikle sığ sularda ve akar sularda yapılan su ürünleri avcılığı.
Peçe: İng.: side net ağların kenar kısımlarına verilen ad.
Pelajik balıkçılık: [pelagic fishery] Yüzücü (pelajik) baliklari avlamayi hedef alan balikçilik.
Örnek; hamsi balikçiliği.
Pinger: [pinger, acoustic device] Ses yayan aygit. Aglara baglanarak yunus vb’ni ürküterek agdan uzaklastirmada kullanilan ses yayici cihaz.
Pinter: Yilan baligi ve diger demersal baliklarin avlanmasinda kullanilan iki ya da daha çok küçülen çemberlere sarilmis ag, torba ve çogu kez bir perdemsi yönlendiricinin de bulundugu pasif (tuzak) av araci. [eel-buck]
Pirçol: Zokaların en küçük boyda dökülenlerine verilen isim.
Pişkova: Yünlü zokaların küçüğüne verilen isim.
Pot: İng.: crease. balık ağlarında yakalara geçirilen ağa verilen fazlalık.
Power blok: 1- İng.: power block. gırgır balıkçılığında kullanılan, gırgır ağının toplanmasını sağlayan büyük bir palanğaya bağlı, ağın geçtiği yeri v biçiminde olan güçlü bir makara.
2- ağ makarası.
R
R/V (kısaltma) [research vessel] araştırma gemisi.
Resif [reef] 1- iskelet kalkerinden oluşan ve balık ve diğer canlılara karmaşık, değişken yaşamalan sunan yapı.
Resif [reef] 2- yüzeye yakın duran kaya tepesi ya da kum.
S
Sapan:1- balıkçı teknelerinde çok dolu ağı güverteye almak için kullanılan halat sargı
Seçicilik [selectivity]: av aracinin belirli cins (tür seçiciliği) ya da boyu (boy seçiciliği) diğer tür yada boylara oranla avlama yeteneğidir. Seçici araç genç baliklarin ya da hedeflenmeyen baliklarin kaçmasini olanakli kilabilir
Seçicilik: avlanan balıklardaki uzunluk dağılımının populasyondaki uzunluk dağılımına sayıca oranıdır
Seçicilik aralığı: seçicilik eğrisinde balıkların %25 ve %75'inin yakalandığı uzunluklar arasındaki farktır
Seçicilik eğrisi: hcr büyüklük sınıfı için trol torbasında kalan balık miktarının trole giren miktara olan oranını gösteren eğridir
Seçicilik uzunluğu: av oranından geçebilecek balıkların maksimum uzunluğunu gösteren ve kullanılan her araç için değişebilen değerdir
Sepet [basket, ground basket, cover pot, plunge basket] 2- değişik boyut ve şekilde olup armut ya da ağız kısmına doğru daralan huni şeklinde yapılmış sepetimsi (tuzak prensibi), belirli büyüklükte açıklıkların bulunduğu pasif av aracı. Genellikle hangi tür avlanacaksa o isimle anılır. Örnek; istakoz sepeti.
Sepet: ince kamış, söğüt dalı, hayıt, tel ve plastikten örme veya geçirme biçimiyle yapılandırılmış çeşitli biçimde oluşturulan yapıtlar olup genellikle iç sularda kullanılan, balığın içerisine girmesini sağlayan bir kapısı veya huni biçiminde bir giriş yeri bulunan, içine çekici yem konan, balıkların bir kez girdikten sonra çıkamayacağı biçimde yapılandırılmış tuzaklardır.
Sepet [basket]: 1- içerisine balık konulan seyrek örülmüş derin ve büyükçe kap.
Sepet [pot]:3- taşınabilir kafes şeklinde tuzak. Tuzağın ağız kısmından giren organizma huni şeklindeki ağız düzeneği nedeniyle bir daha dışarı çıkamaz. Çeşitli boy ve şekilde ağ dahil farklı malzemeden yapılmış olabilir. Bazen balık dahil çoğunlukla yengeç, istakoz avcılığında kullanılır. Yılan balığı avcılığında kullanılan bu tip tuzağa pinter denmektedir
Serpme [throw net, trow net, cast-net, cover net]: sığ suda balık avlamak için kullanılan, atıldığında dairesel açılan ve su yüzeyinden uçlara konulmuş ağırlık nedeniyle dibe çöken ve alttan kapatılarak çekilebilen ağdan yapılma bir tür av aracı.
Sonar [sonar] su alti radari. Yanki iskandilinin ses dalgalarini istenen belirli (dikey, yatay ya da bunlarin arasinda kalan) bir açiyla yayan, dinleyen, isleyen sistemdir. Su alti radari
Sürüklenme aği [drift net] sabit bir yere bağlanmamiş olup yüzen solungaç, fanyali vb ağ. Bu ağlar kaybolduklarinda da avlamaya devam etmeleri ve balik ölümlerine yol açmalari nedeniyle yasaklanmiş olup hayalet ya da hortlak ağ (ghost net) olarak da anilmaktadirlar.
Okyanuslarda bu tip ağlarin en büyükleri 50 km uzunluğunda olabilmektedir
Sabit dalyan: kazık, çit, çubuk, kamış, tel, taş, beton vb. Malzemeden yapılmış engellerle çevrilmek suretiyle sınırları değişmeyecek biçimde kurulan veya doğal olarak çevrilmiş bulunan su sahalarından meydana getirilen diple irtibatlı dalyan
Sapan: gırgır avcılığında ağı çekmekte kullanılan her iki ucu birbirine bağlı halat parçası
Sardon ağı: çevirme, çekme ve trol ağlarında yüzdürücü halatı ve kurşun yaka halatını ağ bedenine birleştiren, dayanıklı materyalden yapılan 5-15 göze yüksekliğinde olan ağ kısma verilen ad, beşgöz ağ
Sayı limiti: her amatör balıkçının yasal metotlarla avlanarak beraberinde götürebileceği en fazla balık sayısıdır.
Seğirtme oltası: yemsiz olarak kullanılan zoka oltası olup yapıları torpil ve balık vücudu biçiminde kurşunla dökülen kancalı olta çeşidi.
Sepet: ince kamış, söğüt dalı, hayıt, tel ve plastikten örme veya geçirme biçimiyle yapılandırılmış çeşitli biçimde oluşturulan yapıtlar olup genellikle iç sularda kullanılan, balığın içerisine girmesini sağlayan bir kapısı veya huni biçiminde bir giriş yeri bulunan, içine çekici yem konan, balıkların bir kez girdikten sonra çıkamayacağı biçimde yapılandırılmış tuzaklardır.
Serpme ağı: su ürünlerini üstten kapayarak, dairesel yapılı, kenarlarında kurşun yakası bulunan ve farklı biçimlerde donatılabilen avcılık aletleri, genellikle torba gibi büzülebilen, kullanılacağı yere göre çarmıklı, büzmeli, cepli biçimlerde yapılan kapama ağları, saçma
Sırtı: sentetik malzemelerden yapılan, uç, karın ve kuyruk kısmında olmak üzere 2-3 adet üçlü olta iğnesi taşıyan, genellikle yem balığı biçimli yüzer oltalar
Sonar: geminin altını 2500–3000 m yarıçaplı yarım küre biçiminde tarayıp balık sürülerinin görüntülerini ekrana yansıtan araç
Sportif balıkçılık: gelir amacı olmaksızın sadece spor gayesiyle yapılan avcılık, spor amacıyla, maddî ve ticarî kazanç gayesi gütmeyen ulusal veya uluslararası balık avcılığı federasyonları kurallarına uygun olarak yarışma amacıyla bireysel veya takımlar halinde yapılan amatör balıkçılık etkinlikleri
Su altı tüfeği: (zıpkın.) Ağaçtan bir sapla ucundaki sivri ve çengelli bir veya daha fazla çatallı demirden oluşan, sapın tutulan ucunda fırlatmaya engel olmayacak biçimde çözülebilen ve daha sonra bir iple tekneye çekilebilen büyük balıkları avlamaya yarayan elle, tüfekle veya topla atılabilen yaralayarak avlayan bir av aleti, su altı tüfeğidir.
Su ürünleri: denizler, iç sular ve yapay olarak yapılmış havuz, baraj, depolama, gölet, dalyan ve çiftlik gibi tesislerde doğal veya yapay olarak istihsal edilen, yetiştirilen su bitkileri, balıklar, süngerler, yumuşakçalar, memeliler, sürüngenler, kabuklular gibi canlılarla, bunlardan imal edilen ürünlerdir, denizlerde ve iç sularda bulunan bitkilerle hayvanlar ve
bunların yumurtalarıdır.
Su ürünleri avcılığı: denizlerde ve iç sularda ticari, sportif veya başka bir amaçla su ürünleri avlama işi
Su ürünleri hali: belediyeler veya gerçek veya tüzel kişiler tarafından bu yönetmelikte yer alan hususlara ve projesine uygun olarak kurulan, su ürünlerinin açık artırmayla toptan satışının, muhafazasının, kalite, hijyen ve sağlık kontrolünün ve dağıtımının yapıldığı, kapasitesi 10 ton/gün ve üzeri olan yerler
Su ürünleri müstahsilleri: ticari amaçla deniz ve iç sularda su ürünleri istihsal eden kaptan, balıkçı reisi, balıkçı ve tayfa gibi gerçek kişilerle tüzel kişileri, bunların ortak ve çalışanlarıyla su ürünleri yetiştiriciler
Susta: gırgır ağlarında mapaların açılıp kapanmasını sağlayan düzenektir
Sürükleme ağları: gemiye bağlı olarak deniz dibinde veya su içinde sürüklenen, genellikle mekanik olarak atılıp toplanan, su ürünlerinin torbasında toplanarak avlanmalarını sağlayan av araçları
Sürütme ağları: insan gücü veya mekanik bir güçle istihsal alanının dibinden sürütülerek çekilmek suretiyle toplanıp karaya veya gemiye alınabilen su ürünleri istihsal aracı.
Sürütme avcılık: insan gücü veya mekanik bir güçle istihsal alanında sürüklenerek çekilmek suretiyle kullanılan, toplanıp karaya veya gemiye alınabilen taraklı kepçe, dreç kirişli trol, kankava, voli ağları, tarata, tarlakoz, manyat ığrıp ve trol araçlarıyla yapılan avcılık.
Sürütme oltaları: özellikle pelajik balıkların avlanmasında kullanılan, yemli 2-7 iğneden oluşan olta takımı
Ş
Şamandıra [dahn]: 1- sabit bir ağın yerini belirlemek için kullanılan küçük, bayraklı suyüzeyindeki işaret
Şamandira [float, buoy]: 2- yüzen kap. Denizde bir yere işaret koymak ya da tekneleri bağlamak amaciyla demirlenerek birakilan yüzer cisim
Şakşak yem: uskumru, istavrit, kraça gibi balıkların kuyruğundan başlayarak anüsüne kadar omurgası hizasından kesilerek omurgası ve kılçıkları çıkartılarak kullanılan, canlı balık görünümü arz eden, zoka oltasına takılarak kullanılan yemler, şakşak yem
Şalvar ağ: gırgır ağlarında ağın alttan yıpranmasını engellemek için geçirilen ikinci ağ parçası
Şıra dalyanı: kıyı germesi, köstek, döşeme, etek ve hazneden oluşan, ağ havuzu kapatma düzeni olan, köstek-hazne arası yaklaşık 104-144 m olan ağ dalyan
T
Tac (kısaltma) [total allowable catch]: toplam izin verilebilir av
Tacc (kısaltma) [total allowable commercial catch] : toplam izin verilebilir av
Tam boy [total length]: 2- balığın burun ucundan kuyruk yüzgecinin uç noktasına olan uzunluğu
Tam boy: gcmi teknesinin baş ve kıçtaki son noktalan arasında kalan mesafedir
Tam göz: iki kenarı ağla temas halinde olup, bir köşesinde iki kol bulunan ağ gözleri
Tambur [winch barrel]: balıkçı teknelerinde genellikle telin ve ağın sarıldığı makaramsı yapı.
Trollerde iki tambur bulunur ki bunlar hem birlikte hem de birbirinden bağımsız
kullanılabilirler
Tambur: trol ağlarında çelik tellerin sarıldıkları silindir
TED (kısaltma) [turtle excluder device]: kaplumbağayı dışlayan alet
Tehdit altındaki türler [threatened species] doğadaki soyunun tehlikeye girmesi muhtemel türler.
Tehlikedeki türler [endangered species]: 1- soyu tükenme tehlikesi altındaki türler
Tehlikedeki türler [endangered species]: 2- ıucn’nin verdiği tanım gereği ister ulusal düzeyde doğadaki kökünün kurutulması ister uluslararası düzeyde doğadaki soyunun yakın gelecekte kaybolma (yok olma) tehlikesinde olan türler.
Tel makarası [girdie, warp drum, winch barrel]: balıkçı gemilerinde çelik telin sarıldığı vinç makarası (tambur).
Tesadüfi av [incidental catch]: Hedefdışı ekonomik av .
Ticari av [commercial catch] mesleki (ticari) avcılıkle elde edilen avlanan balıklar.
Ticari balıkçılık [commercial fishery] mesleki balıkçılıkta denir. Bir ya da birden çok balık türünü gelir elde etmek amacıyla avlayıp alıcılara satma faaliyeti
Ticari balıkçılık:gelir sağlamak amacıyla yapılan su ürünleri üretimi ve avcılığı
Ticari boy [commercial size]: balıkçılıkta avlanabilecek en küçük balık boyu.
Tırmık [harrow, rake]: bir teknenin arkasından çekilen uzunluğu 8 m kadar olabilen bir demir vb’ne yerleştirilmiş olan çengel uçlu, tırmıksı uzantıları olan av aracı
Toplam av [total catch]: 1- av aracında kalan ve güverteye alınan balıklarıdır.
2- bir ağ atımında ağda kalan balıkların hepsi.
3- balıkçılık filosunun belirli bir sürede avladığı balık miktarı.
4- filonun avladığı balık miktarı.
- balıkçılık filosunun belirli bir sürede avladığı ve karaya çıkardığı (pazarlanan) balık miktarı. Buna yan av, rastlantısal av, avlanması yasaklanmış koruma altındaki canlılar dahil değildir. Avlanan ile pazarlanan miktarın ayırt edilmesi için ayrıca ürün terimi kullanılmaktadır. Ürün
Torba [bag, cod-end, poket] 1- asıl seçiciliğin oluştuğu trol ağının en sondaki (torba) kısmı
Torba [pocket]: 2- balık tuzağında (ağ dalyanlar) balıkların toplandığı ağın son kısmı, son bölümü.
Torba: trol ağlarında balıkların biriktiği son bölmeye verilen ad
Total boy [total length]: tam boy
Trol [trawl]: 1- çuval tipli ağ olup balıkçı gemilerinin arkasından ya ortasuda ya da tabanda sürütülerek çekilmektedir. Bu tip ağların dikey açıklığı üst kısmına yüzer malzeme takılarak yukarı kaldırılırken alt tarafına ağırlık bağlanarak aşağı (tabana) doğru çektirilerek sağlanır.
Ağın yanlara açılması ise uçurtma prensibine göre çalışan kapı denilen düzeneklerle olur
Trol [trawler]: 2- trol ağını av aracı olarak kullanan balıkçı gemi ya da teknesi.
Trol ağı [trawling net]: sürüklenmeyle yapılan balık avcılığında kullanılan ağ.
Trol kapısı [trawl board, otter board]: kapı
Trol Ağız Açıklığı: [spread] Trol ağının yatayda yanlara doğru açıklığı
Trol Ağız Genişliği: [fishing spread] Trol ağının yatay açıklığı
Trol Ağız Yüksekliği: [fishing height, height] Trol ağının ağzı açıkken mantar yaka ile kurşun yaka arasındaki dikey mesafesi
Trol vinci [traw winch]: çekilerek kullanılan ağ ile yapılan balıkçılıkta ağı, suya indirmede ve güverteye almada kullanılan tel vincine verilen ad. Çelik telin sarıldığı tamburlardan oluşan alet .
Takılan kanca: balığın vücuduna takılarak av yapan ve yemsiz olarak kullanılan kanca.
Takım: galsama veya fanyalı ağlarda ağlardan veya tonozlardan oluşan ağ topluluğu
Taraklı kepçe: sığ deniz, göl ve nehirlerde karides, midye, istiridye gibi su ürünlerini avlamada kullanılan, tarak,ağ torba, çember ve sap kısımlarından oluşan ve elle kullanılabilen küçük av aracı.
Taşıyıcı tekne: gırgır avcılığında avcılık yapan tekneye yardım eden, av teknesinin avladığı balığı alıp süratle karaya götürülmesini sağlayan yedek tekne
Tava yapma: gırgır ağlarında balıkların bociliğe toplanması işlemi
Tek iplik: tek kat ipliklerden oluşturulan en sade devamlı bir kolon. Tek kat ipliklerden tek iplik oluşturulur ve tek ipliklerden de ağ iplikleri elde edilir
Tek kat dolanan ağ: tek kat ağdan oluşan ve takılan balığın kurtulmak için çabaladıkça dolandığı, avlama yaptığı balığa göre adlar alan dolanan ağlar
Tek kollu pinter: üç metre uzunluğunda yan germesi olan pinter
Teks: 1000 m uzunluğundaki tek kat ipliğin kaç gram geldiğini tanımlayan bir ölçü birimi
Tela:elle gözelemede, gözeyi oluşturan dört düğümden karşılıklı gelenlerin, ağ gözü gerildiğinde yatay doğrultuda olanlarının daha az kapanma durumu.
Tırıvırı-paraşüt: bir olta ipi ucuna bağlı olarak kullanılan, çeşitli ebattaki misina ağ parçalarından imal edilmiş ve oltayla atılan her türlü ağ parçasının genel adı.
Tor: galsama ve fanyalı ağlara balıkçı tarafından verilen ad
Trol kanatları: palamar halatla karın ağı arasında kalan, üstünde mantar yaka altında kurşun yaka bulunan, balıkların ağa yönlenmesini sağlayan trol kısmı
Trol kapısı: trol ağı kanatlarının yatay açılmasını sağlayan, orta suda veya dipte kullanıldığına göre değişik tipte ve özellikte olan araçları
Trol karnı: trol ağında kanatlar ve omuz ağlarından sonra gelen balıkların torbaya girmelerini sağlayan üst karın- alt karın diye bölümlere ayrılan tünel kısmıdır.
Trol omuzu: trol ağı gövdesinin üst kısmında iki kanat arasında kalan, balıkların alt ve üst tarafından kaçmalarını önleyen kısımdır.
Trol torbası: trol ağında karın veya uzatma kısmından sonra gelen tek veya çift olabilen ve balıkların gemiye alınmasında toplandıkları kısım
Tünel: trol ağlarında karınla torbanın bağlantısını sağlayan kesik huni biçimli ağ kısmıdır, karın ağının torbaya doğru daralan kısmı
U
Uçurtma : (kite) Trol ağının dikey ağız açıklığını arttırmak için kullanılan, farklı malzemelerden yapılabilen yardımcı araç.
Uskurçula ağı : Bir katı fanya ağı diğer katı tor ağı olmak üzere iki kat ağdan oluşan dolanan ağlar olup ağ zaman zaman da voli ağlarının yüksekliğini artırmak için en alt ağ boyunda da kullanılan ağ.
Uzatma ağları : (gill net and trammel nets) Balıkların galsamalarından ağa takılması veya ağa vurdukları esnada yaptıkları hareketlerle ağlara sarılması veya sık gözlü ağa çarparak, seyrek gözlü ağda torba yapmak suretiyle yakalanmalarını sağlayan istihsal aracını ifade eder, salma ağ.
V
Venter: (eel-buck) Pinter.
Vira: Demir ırgatı veya bir vinci çevirmek , işletmek, demir almak.
Voli Balıkçılığı: () Aslında başka türlü balık avcılığı yapılamayan kayalık ve resif alanlarında balıkları ses çıkartarak korkutmak suretiyle ağa yakalanmasını temel alan bir balıkçılık şekli. Voli’ de tekne tabanına tokmak benzeri malzemeyle vurmak suretiyle tok bir ses çıkartılmaktadır.
Y
Yaka: Yelkenlerin köselerine ve yakalarına denir.
Yarı Demersal: (semidemersal, semipelagic) Yaşamlarının bir kısmını tabanda, bir kısmını tabanın üstünde su kolonunda geçiren balıklar.
Yarı Gezgin Solungaç Ağı: .(semidrift gill net) Bir ucu çapayla sabitlenmiş, diğer ucu serbest olup gezer halde kullanılan solungaç ağı.
Yarı Pelajik Trol: .(semipelagic trawl) Gerektiğinde tabanda da çekilebilen fakat genellikle tabana değdirilmeden çekilen trol ağı
Yüksek ağız açan Trol: .(high-opening trawl) Tabanda ya da tabana yakın balıklar ile su kolonunda bulunan pelajik balıkları da avlamada kullanılan dikey ağız açıklığı büyük olan özel dizayn sürütme ağı
Yünlü olta: Seğirtme oltalarının daha köşeli olanlarına verilen ad. kurşun kısmı daha küçük olup tüyde takılabilir. yemli veya yemsiz iğne bulunan olta takımı olup bir ana gövde üzerine çok sayıda kısa köstekli balık iğnelerinin sıralandığı, iğnelere yavru balık görünümünde martı, hindi, tavuk, kaz, ördek ve kuşların kanat ve göğüs tüylerinden koparılmış parçaların takıldığı olta.
Yüzdürücü : (float) Olta, ağ vb. avlanma aracının suda yüzmesini veya orta su kesiminde belli bir derinlikte kalmasını veya yüzmesini sağlamak doğal ve yapay mantar, içi hava dolu plastik, polyester, fiberglas malzeme, ağaç, sertleştirilmiş lastik ve strafor vb malzemelerden yapılandırılmış ve farklı biçimlerde olabile yapılara verilen ad.
Yüzey Ağı: (surface net) Üst (mantar) yakanın su yüzeyinde tutulduğu ağ.
Z
Zaman yasağı : (closed season) Yıl içerisinde başlangıç ve bitim tarihleri belli olan su ürünleri avcılığının yasak olduğu zaman aralığı.
Zıpkın : .1. (harpoon) Ağaçtan bir sapla ucundaki sivri ve çengelli bir veya daha fazla çatallı demirden oluşan, sapın tutulan ucunda fırlatmaya engel olmayacak biçimde çözülebilen ve daha sonra bir iple tekneye çekilebilen büyük balıkları avlamaya yarayan elle, tüfekle veya topla atılabilen yaralayarak avlayan bir av aleti, su altı tüfeği
2. Bir ucunda gerekli uzunlukta ip bağlanmış olan uzunca bir sopanın diğer ucunda testere dişli sivri demir olan ve elle ya da top benzeri bir düzenekle nişan alınarak balığa saplanan bir cins yaralayıcı öldürücü av aracı
Zoka: Uç tarafinda sarimsak dilimi biçiminde kursun bulunan bir çeşit balık iğnesi [olta]
Burhan Önen
BANDIRMA.
KARDELEN26
10 D 1934
“Su ürünlerinde sürdürülebilir üretiminin arttırılması için;Sucul kaynakların rasyonel kullanımı ve hakça paylaşımı sağlanmalı, açık deniz balıkçılığı geliştirilmeli, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine önem verilmeli. Kamuda etkin kurumsal bir yapının oluşturulması için gerekli düzenlemeler açilen hayata geçirilmelidir.“
0 yorum :
Yorum Gönder
ÜYE OLMADAN YORUM YAPABİLİRSİNİZ.
Yazınız denetlendikden sonra yayınlanacakdır.
yazınıza verilen cevapdan haberdar olmak isterseniz, aşağıdaki ( E-posta yoluyla abone ol ) tıklayıp @posta adresinizi yazın onaylayın, yazınıza verilen cevap yorum size @posta olarak bildirilecekdir.