Kıyı Tipleri
KIYI TİPLERİ
Kıyıların şekillenmesinde etkili olan belli başlı kuvvetler şunlardır : Dalgalar - Akıntılar - Gelgit - Akarsular - Buzullar - İç Kuvvetler - Dağların uzanış şekli
1-ENİNE KIYILAR : Dağların kıyıya dik olarak uzandığı kıyılarda görülmektedir. Örnek : Türkiye'de Ege Denizi kıyıları. Enine kıyıların en önemli özellikleri şunlardır ;
a) Kıyıda girinti ve çıkıntı fazladır
b) kıyıda koy ve körfez sayısı fazladır
c) kıta sahanlığı geniştir .
d) kıyıya yakın irili ufaklı bir çok ada bulunmaktadır.
e) bir çok doğal liman bulunmaktadır.
2-BOYUNA KIYILAR : Dağların kıyıya paralel uzandığı yerlerde görülmektedir. Örnek Türkiye'de Karadeniz ve Akdeniz kıyıları. Boyuna kıyıların en önemli özelikleri şunlardır ;
a) Kıyıda girinti ve çıkıntı azdır. Kıyı çizgisi düzdür.
b) Kıyıda koy ve körfez sayısı azdır
c) kıta sahanlığı dardır
d) Doğal liman oldukça azdır
3-RİA TİPİ KIYILAR : Akarsu vadilerinin denizin yükselmesi yada karanın alçalması ile sular altında kalması sonucunda oluşmaktadır. Örnek Çanakkale ve İstanbul Boğazı ile Güneybatı Anadolu kıyıları ve İstanbul'da yer alan Haliç(Altınboynuz).

4-LİMANLI KIYILAR : Alçak kıyılarda geniş vadilerin deniz suları altında kalmasıyla oluşur. Bu tip kıyılarda tombolo,kıyı oku , kıyı kordonu ve lagün gibi şekiller yaygındır.Örnek ; Marmara denizinin kuzey kıyılarında görülmektedir.
5-FİYORDLU KIYILAR: Buzul aşındırması sonucunda oluşan U şekilli vadilerin buzul erimesi sonucunda sular altında kalmasıyla oluşur. Fiyordlar kara içlerine doğru sokulduklarından binlerce koy ve körfezi barındırmaktadır. Oldukça dik yamaçlı bir görünüme sahiptirler. Türkiye'de örneği yoktur. İskandinavya Yarımadasının Atlas okyanusu kıyılarında (Norveç , İsveç , Finlandiya ) yaygındır.



6-SKYER TİPİ KIYILAR : Buzulların şekillendirdiği ve binlerce adadan oluşan kıyılardır. Adalar eski buzul aşındırmasıyla oluşmuş olan hörgüçkaya ve moren yığınlarından meydana gelmiştir. Norveç , Finlandiya , İsveç , İskoçya , İrlanda,Güney Şili ve Güney Alaska kıyılarında rastlanmaktadır. Türkiye'de örneğine rastlanmaz.
7-VOLKANİK KIYILAR: Kıyının volkanik patlamalar sonucunda şekillenmesiyle oluşur. Havai ve Endonezya kıyılarında görülür. Türkiye'de örneği yoktur.
8-HALİÇLİ KIYILAR : Gelgit olayının belirgin olduğu kıyılarda görülmektedir. Okyanusa kıyısı olan ülkelerde yaygındır. Türkiye'de örneği yoktur.


9-MERCANLI KIYILAR : Tropikal bölgeler sıcak denizlerde sığ ortamlarda yaşayan mercanların boyları daha fazla uzayarak deniz yüzeyine çıkar .Bu olayın sonucunda mercanlar ölmeye başlar. Mercan kalıntılarının kıyıya tortullar oluşturarak kıyıyı şekillendirmesi sonucunda oluşur. Türkiye'de örneği yoktur.

10-DALMAÇYA TİPİ KIYILAR :

Dağların kıyıya paralel olarak uzandığı yerlerde ,deniz suyunun dağlar arasındaki çukur alanlara dolması sonucunda oluşmaktadır. Kıyının hemen gerisinde kıyıya paralel olarak uzanan adalar yer almaktadır.Örnek Adriyatik denizi kıyılarında yer alan Dalmaçya kıyıları , Türkiye'den Akdeniz bölgesinde Teke yarımadasında bulunan Finike - Kaş kıyıları.
Kıyı Tipleri
Yüksek kıyılar umumiyetle tepelik bölgelerin kenarıdır. Bu tepelik bölgelerin bir kısmı dağ yamaçlarının denize doğru uzanan eteklerinden başka bir şey değildir. Bir kısmı da alçak platolardır.
Yüksek kıyılar çeşitli faktörlerin etkisi ile muhtelif şekiller almıştır.Kıyı morfolojisinde bu şekillerin her birine muayyen isimler verilecek bir takım kıyı tipleri ayrılmıştır.Bunların başlıcaları haliçli ve limanlı kıyı,raili ve kalanklı kıyı, fyortlu kıyı,volkan kıyısı,resif kıyısı’dır.
1-Alçak Kıyılar (Ova Kıyılar)
Ova kıyıları, isminden de anlaşıldığı gibi kıyı bölgesinde geniş ovaların bulunduğu yerlerde görülür.
Ova kıyılarında kıyı çizgisi umumiyetle düz bir şekilde uzanır. Bu kıyılarda kıyı okları ve setler de fazladır. Bunların arkasında ekseriya lagünler bulunur. Ova kıyıları yüksek kıyılara nazaran çok sınırlıdır. Bunların en yaygın olduğu yerler Belçika, Hollanda, Danimarka, Kuzey Almanya kıyıları, Sovyetler Birliğinin bir kısmı Kuzey kıyıları, Kuzey Amerikanın Atlantik kıyılarında bazı kesimler ve Meksika körfezi kıyılarıdır.
2-Haliçli ve Limanlı Kıyılar
Bu kıyılar plato kenarının akarsu ağızlarıyla beraber deniz istilasına uğramaması neticesinde meydana gelmiştir. Deniz istilasının sebebi kıyı bölgesinin batması veya pozitif bir statik harekettir. Her iki halde de vadi şebekelerinin aşağı mecraları deniz istilasına uğrayarak haliç durumuna gelmiştir. Büyük akarsularının ağızlarında denizanan mecraya bağlı kollara da girdiği için haliçler dallanmamış bir şekilde almıştır. Bu sebeple haliçli kıyıların girinti ve çıkıntıları fazladır ve çok parçalanmış bir görünüşleri vardır.
Karadeniz kuzeyinde Odesa körfezinde ve Azak denizi vardır. Esasen bu bölgelerdeki koylara liman denir. Gerçekte Odesa körfezi ile Azak deniz kıyıları Dördüncü zaman sonlarında ki transgresyon olayı neticesinde şekillenmiştir. Bu transgresyon sonunda Dniestr, Dniepr ve Don vadilerinin aşağı kısımları deniz istilasına uğrayarak haliç durumuna geçmiş, müteakiben haliç akarsularının getirdiği materyal ile dolmağa başlamış, ayrıca bazı kesimlerde kıyı okları da gelişerek bugünkü kıyı peyzajı meydana gelmiştir. Limanlı kıyılar genel olarak iç denizlerde bulunmaktadır.
3 - Rialı ve Kalanklı Kıyılar
a) Rialı Kıyılar
Ria yüksek kenarlı, girintisi çıkıntısı fazla olan dar körfezlere denilmektedir. Kuzey batı İspanyada Galiçya ve Asturya kıyılarına da bu adla gösterılen karakterıstık körfezler mevuttur. Vadiler ekseriyetle küçük kolları ile beraber denız altında kalmış oldukları için riaların iç kısımlarında ayrıca sağlı sollu koylarda bulunmaktadır. Riaların birbirini takiben sıralanmış olduğu rialı kıyı denir.
b) Kalanklı Kıyılar
Kalanklı ( calanque ) kalkerli bölgelerde bulunan sarp kenarlı küçük koylara denir. Kalankların teşekkülü karstik aşınmalarla ilgilidir. Marsıyla civarında, İskoçya ve Japonya Kıyılarında karakteristik örnekleri vardır. Kıyı bölgesinde kalker arazi uzun bir mesafe dahilin de devam ettiği takdirde yan yana sıralanmış kalanklar kıyıya çok girintili çıkıntılı bir Durum vermiştir. Ilıman ıklım bölgesindeki kalankların ekserisinin gerisinde kuru vadiler bulunmaktadır. Görünüşe göre kalanklar bu kanyon seklindeki vadilerin deniz istilasına uğramış olan uç kısımlarıdır.
J. CORBEL kalankların tesekulunu su şekilde izah etmiştir.
Kuru vadilerin ve kalankların olusunda 3 safha tespit edilmiştir. Birinci safha soğuk iklimin hüküm sürdüğü buzul devresinde başlamıştır. Kıyı bölgesinde buzul çevresi (periglasyal ) asınım şartları vardır. Kıyı uzakta iç kısımlarda kalker donma dolayısıyla geçirimliliğini kaybetmiş olduğu için zaman zaman eriyen karların suları yüzeyde kalmakta ve derinliğe doğru karstik asınım olmaktadır. Fakat kıyı yakınında bir kaç yüz metre veya biraz daha fazla genişlikte bir kıyı şeridi deniz etkisi ile donmamış durumdadır. Sular burada derinliğe geçmekte ve kalkeri eriterek galeriler açmak imkanı bulmaktadır.
İkinci safha buzul devrinin nihayet bularak interglasyal şartlarının kendini gösterdiği devrede gerçekleşmiştir. Kalkerlerin donmuş kaya durumunda kurtulmaları ile derinliğe karstik asınım kendini göstermiş ve akarsular derine geçmeye başlamıştır. Kıyı kesiminde galeri ve mağara tavanlarının çökerek sarp kenarlı vadilerin teşekkülü bu safhadadır.
Üçüncü safha akarsuların derinlere geçtiği ve bunların mecralarının kuru vadiler halinde kaldığı bir gelişime tekabul etmektedir. Bu safhada kendini gösteren deniz seviyesi yükselmesi ( flandrien transgresyonu ) neticesinde sarp kenarlı vadilerin kıyı yakınlarındaki kesimleri sular altında kalmış ve kalanklar teşekkül etmiştir.
4- Fyortlu Kıyılar
Fyort deniz istilasınınsa uğramış tekne vadilerledir. Bunları bugün ortadan kalkmış olan eski buzullar kazmıştır. Kutup bölgelerindeki ve buna yakın olan yerlerde bulunurlar. Tabanları bugünkü deniz seviyesinin bir kaç yüz metre altındadır. Enlilik profilleri U seklinde olan bu sarp kenarlı vadileri gerideki yüksek bölgelerden inen kalın buzullar kolaylıkla kazmıslardır. Buzullar ortadan kalktıktan sonra, bunların deniz istilasına uğraması ile fyortlar meydana gelmiştir.
Fyortlar yan yana sıralandığı kıyılara fyortlu kıyı denilmektedir. Bunlar çok parçalanmış önünde büyüklü küçüklü adalarının bulunduğu yüksek kıyılardır.
Norveç kıyıları bunun en karakteristik örneğidir. Fyortlu kıyılara benzeyen bitkiyi şekilde Adalı kıyıları’dır. Yayılış sahası sınırlı olan bu gibi kıyılar dördüncü zamanda buzular altında kalmış alçak bölgelerin kenarında görülmektedir. Bunların ilk bakışta dikkati çeken özelliği irili ufaklı yüzlerce adanın kıyı yakınına serpilmiş olmasıdır. Pek çoğu eski drumlın’ler olan adaların bir kısmı deniz aşındırması neticesinde ortadan kalkmış ve yerlerinde sığ platformlar kalmıştır. Bu platformların bazılarının kenarında plajlar ve kıyı okları mevcuttur. Bu kıyılar deniz karaya doğru muhtelif genişlikte ve uzunlukta kanallar (Fjard’ler) halinde sokulmuş ve kıyıya çok parçalanmış bir görünüş vermıstır. Bu sebeple bunlara Fyert’li kıyılar ‘da denir.
Bu kıyıların karakteristik örnekleri Fılandıya, Norvec, İsveç, Polonya, Danimarka,ile Labrodar kuzeyinde görülmektedir.
5- Boyuna Yapılı Kıyılar
Kıyının sekilenmesi üzerinde bölgenin jeolojık yapısının barız etkiler göstermiş etkiler olduğu hallerde kıyı tıpı seçilirken strüktür dikkate alınmaktadır. E.SUESS tarafından Atlantik tıpı tıpına ve Pasifik tipi olarak iki büyük kategoride ayrılması jeolojik yapıya dayanmaktadır. Pasifik tıpı tıpına kıyılarda tortul kayaçlardaki kıvrımların ekenleri kıyıya az çok paralel olarak uzanır. Bu özelliği dolası ile bunlara boyuna yapılı kıyılar denilmektedir. Atlantik tıpı tıpına kıyılar ise kıvrım eksenleri kıyıya dikey durumdadırlar. Bu sebeple bunlarla enine kıyılar denılmıştır.
Boyuna yapılı kıyılar yüksek, falezli kıyılardır ve ekseriya uzun mesafeler dahilinde önemli değişikler göstermeden devam edip giderler. Fakat bunların Dalmaç tipi ve faylı kıyı olmak üzere iki özel şekli mevcuttur.
A) Dalmaç Tipi Kıyı
Kıyı bölgesinde eksenleri kıyıya ve birbirine paralel olarak uzanan tepeler ve çukurlar (antiklinal ve senklinal grupları veya monoklinal bünye şekilleri)bulunduğu takdirde Dalmaç tipi denilen karakteristik bir kıyı meydana gelmektedir. Dalmaç tipi kıyının meydana gelmesi için senklinallerin veya sübsekant deprasyonların deniz seviyesine yakın bir durumda arka arkaya sıralanmış olmaları gerekmektedir.
Dalmaç tipi kıyıların Dalmaçya’da Brötanta’da İrlanda güneyinde karakteristik örnekler vardır.
B) Faylı Kıyı
Eksenleri kıyı çizgisine parelel olarak uzanan faylar tarafından meydana getirilmiş falezler de mevcuttur. Bunlar düz bir şekilde uzanırlar.
Faylı kıyılarda falezin yüksekliği ve uzunluğu; bölgenin morfolojik durumuna ve fayın teşekkül şartlarına bağlıdır. Alçak bir plato kenarında teşekkül etmiş kısa hareketli fayların
meydana getirdiği falezler sarp olmakla beraber yüksek değildirler. Buna karşılık dağlık bölgelerin kenarında teşekkül etmiş önemli bir fay yüzlerce metrelik sarp falezlerin meydana gelmesine sebebiyet verebilir.
Fayların kıyılar oldukça nadirdir. Yeni Zelanda’da Wellington civarında Kaliforniya körfezinde Angel de la Guarda adasında, Fransa güneyinde Provence kıyılarında bunların bariz örnekleri vardır.
6- Enine Yapılı Kıyılar
Kıvrımlı bünyeli arazide antiklinallerin meydana getirdiği çıkıntılar deniz tarafında burunları teşkil edilmiştir. Bunların arasındaki senklinaller ise koy durumuna geçmiştir.
Faylı bünyeli arazide horst ve graben’ler meydana gelecek tarzda bir şekillenme kendini göstermiş ise bunların dayandığı kıyılarda burunlar ve koylar birbirini takip eder. Transgresyonlar neticesinde horst’lar burun, bunların arasında graben’ler koy halinde geçmişlerdir. Ekseriyetle uzun oluklar şeklinde olan bu grabent’lere transgresyon safhasında önce akarsular yerleşmiştir. Bu sebeple bunların deniz yakınlarındaki kısımları bu transgresyonlar neticesinde ria veya haliç görünüşü almıştır. Bunlar zamanla dolarak kıyı ovalar durumuna geçerler. Bu suretle uzun bir mesafe dâhilinde yüksek, falezli kıyılar ile bunların arasındaki girintiler teşkil eden alçak kıyıların birbirini takip ettiği görülmektedir. Batı Anadolu kıyıları bunun karakteristik örneğidir.
Bazı kıyı bölgelerinde kıvrım eksenleri kıyı çizgisine verev olarak uzanmaktadır. Bu gibi yerlerde antiklinaller burunları, senklinaller koy veya körfezleri teşkil etmiştir. Cezayir ve Oran kıyıları böyledir.
7- Volkan Kıyıları
Oluşları volkanizmaya bağlı adaların kıyılardır. Bu adaların bir kısmı koni biçiminde oldukları için kıyıları daire şeklindedir. Bunlar her taraftan dalga aşınmasına maruz bulunmaktadır. Bu sebeple ada çevresinde sarp falezler teşekkül eder. Deniz aşındırması ilerledikçe gerçek falezler kendini göstermekte ve bunların önünde çok dar bir platform teşekkül etmektedir.
Volan adalarının bazıları birkaç koninin birleşmesiyle meydana gelmiş olduğu için, bunların kıyıları girintili çıkıntılıdır. Tropikal bölge denizlerinde bulunan volkan adalarının çevresinde ayrıca mercan resifleri de teşekkül etmiştir.
8-Resif Kıyıları
Resif kıyılarının başlıca özelliği organik menşeli oluşları ve coğrafi dağılışları tropikal bölgeye inhisar etmesidir. Resif kıyıları gerçekte mercan adalarının kıyılarıdır.
Mercan adaları, mercan denilen ve koloniler halinde bir arada yaşayan basit deniz hayvanlarının meydana getirdikleri teşekkülattır. Bunlara rasif denir. Mikroskpbik bir alg ile simbiyoz halinde yaşayan mercanların bulundukları ortamda foraminifer, lemelibranş, sünger ve alg cinsinden çeşitli organizma da mevcuttur. Bütün bu resif yapıcı canlılar öldükleri zaman beyaz ve tabakasız bir kalker yığını durumuna geçmektedir.
Kenar resifleri kıyı yanında bulunurlar. Ekseriya volkanik bir adanın kenarlarına yerleşmiş ve adayı çevrelemiştir. Set resifleri kıyıdan uzaktırlar. Bunlar küçük bir volkanik adanın açığında, onu uzaktan çevrelemiş vaziyette olabilir. Bu takdirde ada ile resif arasında lagon denilen ve okyanusa birkaç yerden açık bulunan derinliği çok az bir çukur mevcuttur.
Atol’ler okyanus ortasında daire veya elips şeklinde yahut lagon halindedir. Atol halkaları deniz yüzeyi hizasında bunun biraz altında bulunurlar. Bunlar devamlı olmaktan ziyade muhtelif yerlerde geçitleri bulunan halkalardır. Halkanın bazı kesimleri kalkerli kumlardan meydana gelmiş adlar şeklinde su üstüne yükselir.
Atol halkalarının çapları çok değişiktir. Laon tarafından çapları 50–60 km.yi bulan halkalar olduğu gibi, birkaç kilometre, hatta daha küçük olanları da vardır. Küçük atolere faro denir. Bunlar ekseriya düzüler halinde bulunurlar.
Atollerin Teşekkülü:
Mercanlar 25 metreden daha derinlerde yaşayamadıkları halde resif tabanlarının 600 metrede derinliklere kadar inmesi, bunların yerleşmiş bulundukları volkan konilerinin sonradan alçalmış olmasından ileri gelmektedir. Okyanus dibin pek yavaş bir tarzda çukurlaşması ile gerçekleşmiş olan bu alçalma esasında mercanlar derinleşen resiflerin üstünde yaşama ve çoğalma devam etmiştir. Darwin tarafından 1842 de ortaya konulmuş olan ve daha sonra Darwin tarafından kuvvetli kalıntılarla desteklenmiş olan bu izah tarzı atollerin halka şeklindeki durumunu sa açıklamaktadır. Darwin’e göre atollar volkanik adanın kenarına yerleşen kenar ve set resiflerinin gelişimi neticesinde teşekkül etmişlerdir.
Resif kıyılarının Morfolojik Özellikleri
Resif kıyıları okyanus tarafında bir sahanlık ile başlamaktadır. Aşağı yukarı su hizasında bulunan bu sahanlığın ön tarafı dik bir şekilde derinliğe doğru uzanarak volkanik temele dayanır. Sahanlığın büküldüğü yerde Lithothamnion’ların tesis etmiş olduğu 50 ila 100 santimetre yüksekliğinde ve genişliği 5–10 metre civarında bir çıkıntı mevcuttur. Okyanus dalgaları burada kırılırlar. Bu çıkıntıyı üzerinde taşıyan sahanlığın azami genişliği birkaç yüz metreyi geçmez. Sahanlığın nihayetinde bazı kesimlerde kum yığınlarından mürekkep adalar bulunmaktadır. Bunarın kenarı beyaz plajlar halindedir ve sık sık plaj taşına da rastlaır. Adaların orta kısımlarında 5–10 metrelik bir yükselmeden sonra lagon tarafına doğru tekrar alçalma olur ve lagın kıyısına geçilir.
Kıyı Taraçları
Kıyı taraçları, bugünkü kıyıdan daha yüksekte, düz veya denize doğru hafifçe eğimli yüzeylerdir. Bunların gerisinde ekseriya şekillerini az çok muhafaza etmiş ölü farezler vardır. Taraçalar eski plaj şeritlerine veya abrazyon platformlarına tekabül ettikleri için bunların üzerinde kum ve çakıl depoları ve kavkılar bulunur. Fakat çok olay taşınır materyal oldukları için, bilhassa eski taraçalarda bunlar hemen tamamıyla ortadan kalkmışlardır. Bu gibi taraçalarda ekseriya toprağa karışmış olan çakıllara ve kavkılara rastlanır.
Kıyı taraçaları muhtelif irtifalarda bulunurlar. Kolay yarımadasında olduğu gibi bunların 230 metre yükseklikte, İskandinavya yarımadasında olduğu gibi 275 metre, Yeni Zemlia’da olduğu gibi 400 metre yükseklikte bulunanları vardır. Fakat bunlar istisnai durumlardır. Tektonik ve izostatik hareketlerde deformasyonlara uğramamış olan kıyılarda bunlar ostatik seyrini ve şeklerini muhafaza etmişlerdir. Bunların en eskileri olan ve en geride bulunan Sicilien taraçaları 90–100 metre civarında bir irtifadadırlar. Tyrrhenien 10–15 metre irtifada Monastrien taraçaları bulunur.
Ayrıca alçak kıyılarda 4 – 5 metre civarında da Flandrien’ne ait beşinci bir taraça seviyesinde
seçilmektedir.
not: msxlab dan alıntıdır.
0 yorum :
Yorum Gönder
ÜYE OLMADAN YORUM YAPABİLİRSİNİZ.
Yazınız denetlendikden sonra yayınlanacakdır.
yazınıza verilen cevapdan haberdar olmak isterseniz, aşağıdaki ( E-posta yoluyla abone ol ) tıklayıp @posta adresinizi yazın onaylayın, yazınıza verilen cevap yorum size @posta olarak bildirilecekdir.